Özledim Cahil Olmayı….

Candan TUFAN gozlemsakarya@hotmail.com

Şimdi bu başlığı görünce yadırgayan olacak.
Haklılarda…
Fakat son yıllarda teknolojidenmi kaynaklanıyor yoksa ahlaki değerlerimizi kaybetmemizden dolayı mı bilmem öyle bir özlem duydum.
Herkes de bir algı yaratma telaşı,herkes de bir krizi çıkara döndürmesi telaşı.
Tüm yurtdan haber izlemeye kalksan her platformda aynı haber algı yüzünden gerçeğinden uşaklaşmış.
İnsanlık öldümü dedirten çıkar savaşından rant edinme telaşı.
Talep duyulan herşeyde sahtecilik.
Oysa eskiden öylemiydi?
“Televizyon yoktu..
Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel günlerdi, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Dışarıda kar...
Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.
Kuzinenin üzerinde demir maşa...
Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...
Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli.
Ekmek her zaman ekmek gibi...
Bir kez olsun kümesten yumurta almamış,
bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş
merkezlerinin restoran katlarında boğucu bir gürültü ve havasızlık
içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler dışarıda kar...
İçeride kanaat...
İçeride huzur...
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!
Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer,
kokusuna mest olurduk.
Kestane közlemek büsbütün bir gecenin akıllara durgunluk veren mutluluğuydu.
Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar...
Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine,geniş ve besleyici bir masal dünyası...
Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi?
Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi,sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı.
Çay da kokardı...
Domates de...
Dışarıda kar...
İçeride huzur...
Mutluluğun resmini çiziyorduk...”
Ne dersiniz haksızmıyım..?